facebook paylaş Googlede Ara

Hz. Muhammed'in Hayatı - Hz. Muhammed Kısaca Hayatı-Peygamberliği ve Yaşamı-Biyografisi

hz muhammedin hayatı, hz muhammedin biyografisi kısaca, kısaca hz muhammedin hayati özeti, hz muhammedin hayatının kısa özeti, hz muhammedin kısaca hayati, hz muhammedin yaptığı savaşlar, hz. muhammedin hayati ozet, hz. muhammedin savaşları, kısaca hz muhammedin hayati, Peygamber Efendimizin hayati, Peygamber Efendimizin kısaca hayatı, peygamber efendimizin savaşları, peygamberimizin hayati, peygamberimizin hayati ozeti, peygamberimizin kısaca hayati, hz. muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, peygamber efendimiz hz.muhammed kısaca hayatı, hz.muhammed ne zaman doğdu, hz. muhammed nerede doğdu, hz.muhammed kaç yılında vefat etti, hz. muhammed kaç yılında peygamber oldu, hz. muhammedin mezarı nerededir, hz.muhammedin çocukluğu 

Hz. Muhammed (S.A.V.) Hayatı:

Ebu el-Kasım Muhammed bin Abdullah bin Abdulmuttalip bin Haşim (20 Nisan 571, Mekke - 8 Haziran 632, Medine) ya da kısaca Muhammed, İslam dininin son peygamberi.

İslam inancına göre Muhammed, tüm insanlığa ve cinlere gönderilmiş son peygamberdir.

571 yılında Mekke'de doğmuş. 610 yılında, kendisinin Allah tarafından tüm insanlara gönderildiği son peygamber olduğunu açıklamış ve insanları İslam'a davet etmeye başlamıştır. Kendisine ve yeni din mensuplarına karşı, Mekke'de artan baskı ve zulümler sonucu 622 yılında Medine'ye göç etmiş (hicret) ve burada ilk İslam devletini kurmuştur. 632 yılında rahatsızlanarak Medine'de vefat etmiştir.

İslam dini inancına göre, Allah tarafından Cebrail isimli melek aracılığıyla kendisine vahyedilen ayetlerin toplandığı kitap olan Kur'an'ın tüm insanlara ve cinlere gönderildiğine inanılır.

Müslümanlar adını andıktan sonra (genellikle "sallallâhu aleyhi ve sellem" şeklinde) salâvat getirirler. Kısaca "Allah'ın selamı onun üzerine olsun" anlamına gelen bu söz genellikle yazında "s.a.s", "s.a.v" veya "s.a" olarak kısaltılırken, Türk-İslam literatüründe ise Hz. Muhammed (s.a.v) şeklinde yazılır.

Hz. Muhammed'in Çocukluğu:


Babası Abdullah bin Abdulmuttalib, annesi Medine'nin Hazreç kabilesinden Nennaceler'den Vehb bin Abdumenaf'ın kızı Âmine'dir. Muhammed daha doğmadan babası vefat etti. Yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalib üzerine aldı ve torununa "Muhammed" adını verdi. Muhammed o sıralarda Mekke'de bulunan Beni Sa’d kabilesinden Halime adlı bir kadına emanet edildi. Muhammed’i ondan önce Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe emzirdi. Muhammed üç yaşına kadar annesi Amine’nin de gözetimiyle sütannesi Halime'nin yanında kaldı, daha sonra Mekke’ye, annesinin yanına döndü.

Muhammed altı yaşında iken annesi Âmine ve bakıcısı Ümm-ü Eymen’le birlikte akrabalarını görmek için Medine’ye gitti. Bir ay Medine’de kaldıktan sonra Mekke’ye dönüşte Ebva’ya ulaştıklarında annesi vefat edip orada defnedildi. Cariyeleri Ümmü Eymen onu Mekke’ye getirip dedesi Abdulmuttalip’e teslim etti. Dedesi, yetiştirmesi için onu, oğlu Ebu Talip’e bıraktı. Ebu Talip’in ona çok iyi baktığı, Yengesinin de de kendisine çok iyi davrandığı; çocukları aç olsalar bile önce onu doyurduğu rivayet edilir. Muhammed'in doğum, çocukluk ve gençlik dönemlerine ait mitolojik anlatımlar değişik siyer kitaplarında yer almaktadır.

Hz. Muhammed'in Gençliği:


Muhammed dokuz yaşındayken amcası, ticaret yapmak için gittiği Suriye’ye onu da götürdü. Rivayetlere göre Busra kasabasında Bahira isminde bir rahibin onun peygamber olacağını haber verdiği söylenir. Muhammed on yedi yaşındayken de amcası Zübeyr bin Abdülmuttalib ile Yemen’e gitti. Bu geziler, bilgi ve görgüsünü artırmasının yanı sıra ruhsal yapısının gelişmesinde de etkin rol oynadı. Bu arada amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasındaki Ficar Savaşı’na katıldı. Ticarete olan ilgisi Hatice ile tanışmasına neden oldu ve onun sermayesi ile ticarete başladı.



Muhammed peygamberliğinden önce Nur Dağındaki Hira Mağarasına çekilerek Mekke'den uzaklaşırdı.
Muhammed gençliğinde çevresinden gelen paganist görüş ve uygulamalarla ilgilenmedi. Kendisi, aynı dönemde herhangi bir puta tapmamakla birlikte, başkalarının tapınmalarına da açıkça karşı çıkmadı. Kur'an ayetlerinde geçen “...oysa önce, kitap nedir, iman nedir sen bilmezdin” (Şura Suresi: 52) ve “Allah seni sapıklıkta bulupta hidayete erdirmedi mi” (Duha Suresi: 7)ifadelerinin kendisinin islam öncesi durumunu anlattığına inanılmaktadır.

Vahiy öncesi dönemde Araplarda eski dini birikimlerin şairler, kıssa anlatıcıları, hanifler ve Yahudi-hırıstiyan din bilginlerinden oluşan ve muhtemelen zengin mitolojik kültür birikiminin geniş toplum kesimlerince bilindiği, Muhammed’in de içinde yaşadığı bu toplumun yazılı veya sözlü anlatımlarından oluşan birikime sahip olduğu düşünülmektedir. Örneğin vahiy öncesi dönemde Muhammed’in eşi Haticenin amcasının oğlu olması dolayısıyla görüşme ihtimali olan kişilerden biri olan rahip Varaka, Tevrat, Zebur ve İncil'i de kapsayan Kitabı Mukaddes'e hâkimdi. Varaka'nın dinler tarihi konusundaki birikimlerini Muhammed’e aktardığı ve bu bilgilerin Kuran'daki Yahudi, Hıristiyan kültürüyle ilgili dini anlatımlara kaynak teşkil ettiği ileri sürülür.

Muhammed'le ilgili tartışılan konulardan birisi de okur-yazar olup olmadığı konusudur. Geleneksel görüş Muhammed'in okur-yazar olmadığı şeklinde ise de uzun yıllar zengin bir kadın olan Hatice'nin ticari faaliyetlerini yürütmesi vb. sebeplerle okur-yazar olduğunu düşünenler de vardır.



Hz. Muhammed ve İlk Vahiy:

Hz.Muhammed 40 yaşına yaklaştığında toplumdan uzaklaşarak Mekke’nin kuzeyinde, Nur dağı'ndaki Hira mağarasında inzivaya çekilmeyi ve burada vakit geçirmeyi adet edinmiş, bu durum 1-2 yıl devam etmiştir.

Muhammed'in 610 yılından başlayarak, öldüğü yıl olan 632'ye kadar aldığına inanılan ve vahiy kâtipleri tarafından kayda geçirilen vahiyler Kur'an'ı oluşturur. 40 yaşındayken 610'da, 26 Ramazan'ı 27’sine bağlayan gece (Kadir gecesi), Muhammed'e geldiğine inanılan ilk vahiy şu şekilde anlatılır: Muhammed, Hira Dağı'nda tefekkürle meşgulken Cebrail adlı melek geldi ve ona "Oku!" dedi. Muhammed "okumasını bilmem, ne okuyayım?" dedi. Bunun üzerine Cebrail, Muhammed’i sıkarak, yine "Oku!" dedi. Muhammed tekrar okuması olmadığını söyleyince, Cebrail onu sararak aynı şekilde sıktı ve geri bırakarak "Oku!" dedi. Muhammed "Okuma bilmem, söyle ne okuyayım" diye karşılık verince Cebrail, Alak Suresi'nin ilk ayetlerini okudu: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediği şeyleri öğretendir."

Korku ve heyecan içinde kalan Muhammed, ayetleri tekrar etti ve hafızasına yerleştirdi. Ardından Cebrail kayboldu Muhammed evine dönmek üzere yerinden kalktı. Yola çıkan Muhammed'e etraftan binlerce ses: "Ey Muhammed selam olsun! Ya Resulullah, sana selam olsun!" diyordu. Her defasında geriye dönüyor, taş ve ağaçlardan başka bir şey göremiyordu. Ona peygamberlik verilmişti... Evine geldiğinde yatağına yattı ve yalnızca "Beni örtün" diyebildi... Uyandığında başından geçenleri Hatice'ye anlattı. Ardından başından geçenleri Hatice'nin amcasının oğlu olan Varaka bin Nevfel'e açıkladı. Yaşlı bir Hristiyan bilgini olan Varaka bin Nevfel anlatılanları duyunca "Kuddûs... Bu gördüğün Melek yüce Allah'ın Musa peygambere gönderdiği Ruhu'l-Kudüstür. Sen de bu ümmetin peygamberisin. Keşke kavminin seni yurdundan çıkaracağı zaman sağ olup sana yardım edebilsem."

Muhammed bin Abdullah'ın ilk vahyini bir Nasruti Hristiyan bilgini ve aynı zamanda bir şair olan Varaka bin Nevfel'e anlatmasının üzerinden çok geçmeden Varaka bin Nevfel vefat etti. Bu olayın ardından vahiy 3 yıl süreyle kesintiye uğramıştır. Bu vahiy kesintisi dönemi Fetretu'l Vahiy olarak adlandırılır.

Bu konudaki bir başka rivayete göre Varaka’nın, “Korkarım ki ona gelen, Cebrail’den başkasıdır. Çünkü bazı şeytanlar, bir kısım insanı saptırmak için Cebrail sûretine girip ona benzerler. Amaçları akıl sahibi kişileri, deli ve mecnûn etmektir.” diye görüş bildirdiği, bunun üzerine “Nûn, kaleme ve yazdıklarına ant olsun ki, Rabbinin nimeti sayesinde sen mecnûn değilsin” (68:1-2) ayetlerinin indiği kaydedilir.

Sünni inanışına göre Muhammed’in İslam'a çağrısına ilk uyan, eşi Hatice oldu. Onu amcası Talip’in oğlu Ali, azatlı kölelerden Zeyd bin Harise ve Ebu Bekir izledi. Şia'ya göre ise ilk Müslüman amcasının oğlu Ali bin Ebu Talib'dir. Bir süre yine vahiy kesildikten sonra on bir ayetten oluşan Duha Suresi indi. Bu surede, Allah’ın Peygamber’i yalnız bırakmadığı, yetimken barındırdığı, bu nedenle yoksullara yardım edilmesi ve iyi davranılması gerektiği üzerinde duruldu. Bu dönemde İslam dinini kabul edenlerin büyük bir çoğunluğu dinlerini gizlemek zorunda kaldılar. Belli bir süre sonra Muhammed önce akrabalarını, ardından Safâ tepesi ne çıkarak tüm Mekke halkını açıktan açığa Müslüman olmaya çağırdı. İlk müslümanlar ağır hakaret ve işkencelere katlanmak zorunda kaldılar.

Muhammed, Kur'an'a dayanarak Musevilik ve Hıristiyanlığı din olarak tanımakla birlikte, Yahudi ve Hıristiyanların bu dinlerin aslını bozduklarını iddia ederek, onları İslam'a davet etti.

Hz. Muhammed 'inSavaşları:

Bedir Savaşı : (Mart 624 – Hicretin 2.yılı )
Müslümanlar :305 kişi
Mekkeliler : 1000 kişi
Savaşın Sebebi Mekkelilerin;ellerinden kaçırdıkları Müslümanlardan intikam almak,ve onları yok etmek istemeleri.
Savaşın Sonucu :
1-Müslümanlar bu savaşı kazandı.
2-Mekkeli müşriklerin bazı elebaşıları öldürüldü.
3-Mekkelilerden 70 kadar kişi öldü,70 kadarı da esir alındı.
4-Müslümanlardan da 14 kişi şehit oldu..
Esirlere ne yapıldı?
1-Maddi durumları iyi olanlar para karşılığı serbest bırakıldı.
2-Bunlardan okuma-yazma bilenler;10 Müslüman’a okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakıldı.
3- Fakir esirler ise karşılıksız olarak serbest bırakıldılar
Bedir Savaşının Önemi :
1-Bedir Savaşı İslam’ın ve Müslümanların artık kendilerini kabul ettirdiği bir savaş olmuştur.
2-Bu savaşla Medine İslam Devletinin temeli atılmıştır.
3-Zaferle sonuçlanan bu savaşla hem İslam Dini ve hem de Müslümanlar kuvvetlendiler.
4-Bu savaştan sonra Mekkeliler Müslümanlardan korkmaya başlamışlardır.
 
Uhud Savaşı ( Mart 625 -Hicretin 3.yılı.)
Müslümanlar: 700 kişi Mekkeliler :3000 kişi
Savaşın Sebebi : Bu savaş Mekkelilerin Bedir Savaşının yenilgilerinin intikamını almak istemeleridir.
Savaşın Sonucu: Bu savaşta da Müslümanlar galip gelmek üzere iken,peygamberimizin ısrarla hiç ayrılmamalarını istediği okçuların savaşı kazandık zannederek yerlerini terk etmeleri sebebiyle,Müslümanlar büyük zararlar verdiler.
1-Peygamberimizin amcası Hz.Hamza bu savaşta şehit oldu.
2-Müslümanlardan 70 kişi şehit oldu.
3-Peygamberimiz hafifçe yaralandı.

Uhud Savaşının Önemi: Bu savaşın sonunda Müslümanlara komutanın ve Peygamberin sözlerini her zaman dinlemenin gerektiği anlaşılmıştır
 
Hendek Savaşı( Mart 627 )
Müslümanlar :3.000 kişi Mekkeliler : 10.000 kişi
Savaşın Sebebi : Mekkelilerin,Müslümanları tamamen ortadan kaldırmak için Medine’yi kuşatmaları.
Savaşın Sonucu:Müslümanlar Şehrin ovaya bakan kısmını,hendekler(çukurlar)ka zarak,savunma yaptılar.Mekkeliler 20 gün boyunca kuşatmayı sürdürdüler. Erzaklarının da tükenmesi ve son gecede çıkan bir fırtına ile bütün malzemelerinin dağılması ile kuşatmaya son verip geriye dönmüşlerdir.

Hudeybiye Barışı ve Mekke'nin Fethi:
Hendek Savaşından bir yıl sonra hicretin 6.yılından Mekkelilerle Müslümanlar arasında bir anlaşma yapıldı.Hudeybiye denilen yerde yapılan bu anlaşmanın şartları görünüşte Müslümanların aleyhine gibi görünmüştü,fakat anlaşmanın maddeleri zamanla Müslümanların işine yaramıştır.

Hudeybiye Barışının Önemi:
Bu anlaşma Mekke’nin fethedilmesini sağlamış bir anlaşmadır.
Anlaşma maddelerinin bir kısmı şöyledir :
1 – İki taraf da 10 yıl boyunca barış içinde bulunacaklardır.
2 – Mekkelilerden,Medine’ye kaçan olursa Müslümanlar o’nu Mekkelilere geri vereceklerdi.
3 – Medine’den Mekke’ye kaçan olursa Mekkeliler ise geri vermek zorunda olmayacaklardı.
4 – Müslümanlar bu yıl umre yapmayıp,gelecek yıla erteleyeceklerdi.Gelecek yıl ise Mekkeliler şehri terk edecekler,,Müslümanlar da şehre silahsız olarak gireceklerdi.Şehirde en fazla 3 gün kalacaklardı.
Ancak Mekkeliler bu anlaşmaya uymadılar.Bunun üzerine Hz.Peygamber de 10.000 kişilik bir ordu ile Mekke üzerine yürümek zorunda kaldı
Mekke civarına geldiklerinde İslam Ordusu konakladı.Peygamberimiz (s)in emriyle on bin terde ateşler yakıldı.Bu kalabalığı gören Mekkeliler;karşı koymaya cesaret edemediler.Hicretin 8.yılında (630 yılında,kan dökmeden Mekke’ye girdi. Yıllarca kendisine ve Müslümanlara eziyet eden Mekkelileri de bağışladı Bu davranışı ile O büyüklüğünü gösterdi. Bunun üzerine Mekkeliler gruplar halinde Müslüman oldular.
 
Hz. Muhammed'in Vefatı:

Mescid-i Nebevi'nin içindeki mezarı
632 yılının sonlarında, Veda Haccı'ndan sonra Muhammed hastalandı. Son anlarında Ayşe ve kızları yanındaydı.

Son tavsiyesi "Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız, namaza dikkat ve devam ediniz!" şeklinde oldu.

Başı Ayşe'nin göğsüne dayalı şekilde kelime-i şehadet getirdi. Ağzından dökülen son cümle "Allahümme er-refikül ala..." şeklindeydi. Bu şekilde 8 Haziran 632 yılı pazartesi günü vefat etti.

Vefat haberini duyan ashab hemen evine geldi. Ömer onun öldüğünü kabullenemiyordu. Ebubekir "Şayet Muhammed'e tapıyor idiyseniz, bilin ki Muhammed öldü. Yok, şayet Allah'a tapıyorsanız, bilin ki Allah bâkidir." diyerek insanları yatıştırdı. Daha sonra şu ayeti okudu:

Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.(Al-i İmran 144)

Peygamber Mescid-i Nebi'nin yanında mezarına defnedildi.

[kaynak: wikipedia.org]
 

Kategori: , , , , , , , ,

1 yorum:

Yandex.Metrica